Sağlık Çalışanının Penceresinde Yönetim - Yasemin BİLGİN

Sağlık Çalışanının Penceresinde Yönetim


Sağlıklı çalışma yaşamı, tanımlama olarak kitaplarda ne de güzel işlenmiş bir kavram. Peki ya gerçekten  öyle midir diye araştırmak için öncelikle  bakalım bu terim neleri kapsıyor. Hastane organizasyonlarına, çalışan perspektifinden bakılarak, sağlık çalışanları için ideal ve güvenli bir çalışma ortamı ve altyapısının sağlanmasını tanımlar nitelikte.

Sağlık çalışanı, ruhen ve bedenen kendini iş ortamına ait hissetmediği takdirde hastane ortamında, tam da bir canlı bomba etkisi yaratır. Yeterince doyum sağlanmazsa bugün bir sağlıksız çalışma yaşamında sağlık hizmeti vermeye çalışan, hevessiz sağlık çalışanları görülür.Yoğun iş temposu, çalışanda tükenmişlik sendromu yaratır ve meslek heyecanını öldürür.

Sağlık çalışanının motivesi, planlı iş dağılımı ve sosyal sorumluluk duygusunun aşılanması, küçük adım gibi kendini gösterse de aslında yönetimin başarılarındaki en büyük temel yapıtaşıdır.

Çalışan yönetici hiyerarşisi, günümüzde eskiye nazaran daha çok paslaşır. Daha demokratik bir yönetim hakimdir.Yönetim yeniliklere dirençli ise bu ortamda mutlaka geleneksel yönetim stratejisi uygulamaktadır. Bu da bir yerler de açık verecektir çünkü çalışanın kurumdan iki beklentisi vardır. Önceliği ücret sonra ise huzurdur. Ücrete tatmin olan çalışan artık huzurlu bir çalışma ortamının olmasını ister. Huzurlu çalışma ortamı, ekip ruhunu ve beraberinde başarılı takım çalışmalarını getirir.

Kurumdaki çalışana değerli olduğunu hissettirmek o olmadan değirmenin dönmeyeceğini düşünmesi, kuruma bağlılığını ve etkinliğini sağlar.Çalışanların birbirinin zıttı düşüncelere sahip olması, üst yöneticileri yormaktan ziyade yeni projeler yeni fikirler gerçekleştirebilir. Elbette fikir çatışması olur ama üst yönetimle çatışmak kurumun temelini sarsar, her iki tarafıda yorar. Çalışanları, zaman zaman beyin fırtınası yöntemiyle toplantılarda aktif duruma getirmek;  saygının, sabrın ve özgüven duygularının gelişmesine, böylelikle toplumda daha da bilinçli nesillerin yetişmesini sağlayabilir.

Bugün bir insanın elinden tutmak, ona erdemli olmayı öğretebilmek baktığımızda network işleri gibi gün gelince belki o da, 20 yıl sonra 100 kişinin elini tutmuş olacak.Hani hep duyarız aslında; bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir devleti kurtarır. Yaşamı yaşarken adımın küçük ya da büyük olmasından çok, fayda olgusunun hakim olduğu hissettirilmeli belkide. Hayatta herşey zıttıyla anlamlıdır.

Bu yazımı şu sözle tamamlamak istiyorum.“Bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. Onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. Sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. Hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. Herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki.” değil mi? 
Siyah  ve beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. Beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. O yoksa, sen de yoksun. Ne anlamın kalır, ne rengin belli olur, ne de tadın..."  SAĞLIKLI GÜNLER….

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
01Tem
24Haz

Sağlıkta Yönetimin Profesyoneli !

17Haz

Sağlıkta e-Liderlik